ÖMÜ Samsun Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Şerafettin Özışık Türkiye'de Meslek Yüksek Okullarının Durumunu ve İşlevselliğini Değerlendirdi.Ondokuz Mayıs Üniversitesi (OMÜ) Samsun Meslek Yüksek Okulu Müdür Yardımcısı Araştırmacı Şerafettin Özışık, Türkiye'deki meslek yüksek okulu dağılımında çarpıklıklar bulunduğunu, bu okullardan beklenen faydanın sağlanamadığını ve çağdaş Türk eğitim sistemine ihtiyaç duyulduğunu söyledi. Meslek yüksek okullarıyla ilgili bir araştırma yapan Şerafettin Özışık, çarpıcı sonuçlar ortaya çıkardı. Sanayileşmiş illerde meslek yüksek okulu sayısının yetersizliğine dikkat çeken Özışık, siyasi iktidarların ilçelerin sosyoekonomik gelişmişliğini dikkate almadan esnafın cirosunu yükseltmek için okul açtığını dile getirdi. Türkiye'de 608'i devlet, 28'i vakıf ve 5'i de 4702 sayılı yasayla kurulmuş toplam 641 meslek yüksek okulu bulunduğunu, bunların 35'inin İstanbul, 41'inin Ankara, 18'inin İzmir, 20'sinin Kocaeli ve 18'inin de Bursa'daki üniversitelerde olmak üzere 132'sinin sanayinin yoğun olduğu 5 büyük şehirde, geri kalan 509'unun da diğer illerdeki üniversiteler bünyesinde olduğunu kaydeden Özışık, "Geçtiğimiz yılın ocak ayı verilerine göre sanayileşmiş 5 ildeki Kurumlar Vergisi faal mükellef sayısı, Türkiye'deki toplam Kurumlar Vergisi mükellef sayısının yüzde 63'ü olmasına karşın, bu illerdeki meslek yüksek okulu sayısı da toplam meslek yüksek okul sayısının ancak yüzde 21'i kadar. Bu da, meslek yüksek okullarının geri kalmış yörelerde daha fazla açıldığının bir göstergesi. Meslek yüksek okullarının sanayi ile iç içe olması gerekirken geri kalmış bölgelerde yoğunlaşmış olması çarpıklığı gösteriyor" dedi. 6 ildeki üniversitede 2 yıllık meslek yüksek okulu sayısı bu illerin ilçe sayısına eşitken, 11 ildeki üniversitenin meslek yüksek okulu sayısının bu illerin ilçe sayısından daha fazla olduğuna dikkat çeken Özışık, 2 yıllık meslek yüksek okulu sayısı üniversitenin bulunduğu ilin ilçe sayısına eşit olan üniversitelerin Gaziantep Üniversitesi (9), Çanakkale 18 Mart Üniversitesi (11), Manisa Celal Bayar Üniversitesi (15), Şanlıurfa Harran Üniversitesi (10), Hatay Mustafa Kemal Üniversitesi (11) ve Konya Selçuk Üniversitesi (31) olduğunu kaydetti. 2 yıllık meslek yüksek okulu sayısı bağlı bulunduğu ilin ilçe sayısından fazla olan üniversiteler de bulunduğuna işaret eden Özışık, "Diyarbakır Dicle Üniversitesi'ne bağlı 15 meslek yüksek okulu bulunurken, Diyarbakır'ın ilçe sayısı 13'tür. Kütahya Dumlupınar Üniversitesi'nde 19 meslek yüksek okuluna karşılık, Kütahya'nın ilçe sayısı 12'dir. Bunları da sırasıyla Elazığ Fırat Üniversitesi (12'ye 10), Kars Kafkas Üniversitesi (10'a 7), Kahramanmaraş Sütçü İmam Üniversitesi (11'e 9), Muğla Üniversitesi (12'ye 11), Isparta Süleyman Demirel Üniversitesi (14'e 12), Edirne Trakya Üniversitesi (17'ye 8), Uşak Üniversitesi (6'ya 5), Van Yüzüncü Yıl Üniversitesi (18'e 11) ve Zonguldak Karaelmas Üniversitesi (11'e 5) izlemektedir" diye konuştu. Ankara Ortadoğu Teknik Üniversitesi, İstanbul Teknik Üniversitesi ve İstanbul Yıldız Teknik Üniversitesi bünyesinde sadece birer tane meslek yüksek okulu bulunurken, Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi bünyesinde 18 meslek yüksek okulu bulunduğunu kaydeden Özışık, bu dağılımdan da teknik altyapısıyla bilgi birikimini yüksek okul öğrencilerinin hizmetine sunan tek üniversitenin Trabzon Karadeniz Teknik Üniversitesi olduğunun ortaya çıktığını vurguladı. Koç ve Sabancı Üniversiteleri bünyesinde bir tane bile meslek yüksek okulunun olmamasının dikkat çekici olduğunu açıklayan Özışık, holdinglerin ara eleman ihtiyacını kendi üniversitelerinde yetiştirmek yerine "devlet yetiştirsin ben de işime yarayanı istihdam edeyim" felsefesini güttüğünü ileri sürdü. "ÇARPIKLIĞIN SEBEPLERİ" Geçmiş dönemlerde ülkeyi yönetenlerin, ilçelerin sosyoekonomik gelişmişliğini dikkate almadan bu ilçelerin ekonomik açıdan kalkınması için yatırımcıyı buralara yönlendirmek yerine oradaki esnafın cirosunu yükseltmek ve ilçe ekonomisine katkı sağlamak amacıyla 2 yıllık meslek yüksek okulu açma yoluna gittiğini ifade eden Özışık, gençlerin geleceği üzerinden siyaset yapılarak açılan meslek yüksek okullarının adeta bacasız sanayi olarak görülmesini eleştirdi. Meslek yüksek okullarının sanayinin olduğu yörelerde yoğunlaşması, kuş uçmaz kervan geçmez ilçelere meslek yüksek okulu açmakla gençlerin ne meslek sahibi olabileceğini ne de ülke kaynaklarının rasyonel kullanılmış olacağını vurgulayan Özışık, "Ayrıca, son 2 yıldır belediyeler bünyesinde açılarak sonu MEK'le biten meslek edindirme kursları yardımıyla gençler meslek sahibi yapılmaya çalışılıyor. Meslek edindirme ve mesleğin gerektirdiği bilgiyi 2-3 aylık bir kursta vermek mümkün değildir. Burada yapılması gereken; belediyelerle üniversitelerin işbirliği yaparak üniversitelerin bilgi birikimleri ile belediyelerin ayırdığı kaynağı mevcut meslek yüksek okullarına tahsis etmekten geçiyor" çağrısı yaptı. 2 yıllık meslek yüksek okullarının eğitim sisteminin bir parçası olarak mesleki ve teknik eğitimin önemli bir aşaması olduğunu, lisans düzeyinde eğitim veren yüksek öğrenim kurumlarının hedef aldığı istihdam sahaları arasında kalan boşluğu doldurmanın 2 yıllık meslek yüksek okullarının temel görevleri arasında bulunduğunu hatırlatan Özışık, "Bu okulların kuruluş amacı sanayi, sağlık ve hizmet sektörünün ilgili alanlarında ihtiyaç duyulan bilgi ve becerili, vasıflı insan gücü yetiştirmektir. Bu ülkede mühendisten çok tekniker ve meslek elemanına ihtiyaç var" şeklinde konuştu. Bu okullarda sınavsız geçişin en önemli sorun olduğunun altını çizen Özışık, ikinci sırada meslek yüksek okullarına kapasitesinin üzerinde öğrenci gönderilmesi geldiğini ve altyapı eksikliğinin de üçüncü sırada bulunduğunu anlattı. Mezunların iş bulmak için büyük şehirlere göçtüğünü hatırlatan Özışık, şunları söyledi: "Geri kalmış yörelerin meslek yüksek okullarından mezun olan gençler, kendi yörelerinde iş bulamadıkları için İstanbul, Bursa, Kocaeli ve Antalya illeri başta olmak üzere sanayi ve hizmet sektörünün geliştiği illere göçüyor. Tekniker ve meslek elemanı olarak göç eden bu gençlerin tamamına yakınını da erkekler oluşturuyor. Çünkü, geri kalmış bölgelerde yetişen ve kendi il veya ilçesindeki meslek yüksek okulundan mezun genç kızları aileleri büyük şehirlere göndermek istemiyor. Bu nedenle, meslek yüksek okullarından mezun genç kızların büyük çoğunluğu boşta geziyor. Meslek yüksek okullarından beklenen fayda ile nitelikli ara elaman yetiştirilemediğini, bu konuda etkili ve yetkili olanlar da biliyor. Bugünlerde Ankara'da Kanada-ABD modeli mi, Japonya-Kore modeli mi, yoksa Almanya veya İngiltere modelini mi esas alalım tartışmaları yapılıyor. Bu ülkelerin altyapısı, mesleki eğitime ayırdıkları kaynak, bir öğretim elemanına düşen öğrenci sayısı ile konuya bakışlarının bizdekinden çok farklı olduğu göz ardı ediliyor. Muhtaç olduğumuz kudretin damarlarımızdaki asil kanda mevcut olduğu unutuluyor. Türkiye'nin her konuda olduğu gibi, mesleki ve teknik öğretimin arzu edilen seviyeye ulaşabilmesi için ülke menfaatlerini her şeyin üzerinde tutan, günübirlik bakış açısıyla değil de gelecek 50 yılı planlayabilen planlamacıların oluşturacağı çağdaş Türk sistemine ihtiyaç duyuluyor." Türkiye'de Meslek Yüksek Okullarının Durumunu ve İşlevselliği: 1-"Meslek Yüksek Okulu Dağılımında Çarpıklık Var" 2- "Sanayileşmiş İllerdeki Meslek Yüksek Okulları Sayısı Yetersiz" 3- "Holdingler İhtiyaç Duyduğu Ara Elemanı Kendi Üniversitelerinden Değil, Devlet Üniversitelerinden Bekliyor" 4- "Ülkemizde Mühendisten Çok Tekniker Ve Meslek Elemanına İhtiyaç Var" 5- "Meslek Yüksek Okullarından Beklenen Fayda İle Nitelikli Ara Eleman Yetiştirilemiyor" 6- "Eğitimde Ülke Menfaatlerini Her Şeyin Üzerinde Tutan Günübirlik Bakış Açısıyla Değil, Gelecek 50 Yılı Planlayabilen Planlamacıların Oluşturacağı Çağdaş Türk Sistemine İhtiyaç Var" |
558 kez okundu |
Yorumlar |
Henüz yorum yapılmamış. İlk yorumu yapmak için tıklayın |